18.8.12

Ders Çalışma Halleri #1


Bu da bir ders çalışma hali, ders çalışırken konsantre olmamızı sağlıyor şekerler. Elleri dert görmesin. Görüldüğü üzere ben ders çalışırken çok renkli kalem kullanmıyorum, kırmızı ve mavi başlık için ve de siyah kalem. Ders çalışırken genelde bir dersin kitabı bir de ders notu bulunur yanımda önce ikisini de ayrı ayrı okuyup altlarını çizer sonra da bütün bu bilgileri defterimde özetlerim. Hukuk zor.
Bu bayram hedefim bissürü şeker biriktirip sonra da hepsini ders çalışırken yemek zira bayramdan sonra iki hafta bütünlemelerim var. Bu bayram ders çalışmak, teyzem ve çocuklarıyla vakit geçirmek(kendileri sırf beni bayramda yalnız bırakmamak için 12 saatlik yoldan geldiler) ve elbette anneme yardım edip misafir ağırlamakla geçecek. Çooook çalışmam lazım yani çoooook!

Bir Halk Hikayesi

Bayram öncesi size manili bir halk hikayesi sunmak istiyorum. Ben bunu Gül Abla'mdan öğrendim. Kendisinde daha ne marifetler var. Bu hikayeyi babam da biliyor. Sözlü sanatımızın söylenegelmiş hikayelerinden. Yüzünün akıyla çıkmak deyimi de buradan geliyormuş.
"Yüz koyunlu ağanın çobanı bir gün otlaktan yalnızca bir koyunla geri döner. Başlar hesabı vermeye;
Gök patladı, yer  çatladı,
Yetmişinin ödü patladı
Onunu verdim kasaba
Onunu hiç katma hesaba
Kayadan uçtu baştoklu (baş toklu sürüye liderlik eden koçmuş, tok da boynuzu)
Ardı sıra gitti beş toklu
Dün öldü ikisi
İşte bugünkinin derisi"
Bunu duyan ağa çok sinirlenir ve elinde bulunan bir teneke yoğurdu çobanın başından aşağı döker."
Böylece hesabı veren çoban yüzünün akıyla işin altından kalkmış olur.
Gökten üç elma düşer biri sana, biri bana, biri hayır sever Ali Dede'ye. Dede eker büyütür, bir bahçe elması olur, bayram bu bayram diyip dağıtır çocuklara. Sakın öyle sadece sanmayın ha! Elma şekeri onun ki, bir başka masal da bu dedenin ki.
İyi bayramlar!!!

Son Günlerde Ben

Son günlerde ben çok ders çalışıyorum. Daha doğrusu çalışıyordum hatta o kadar ki iki hafta mütemadiyen ders çalışmaktan ve aynı pozisyonda yazmaktan boynum tutuldu. Fakat bugün itibariyle sınavlarım bitmiş, bayram sevinci ile kaplanmış durumdayım. Bu da balık kraker sanatı! Balık krakerle eğlenmekten daha güzeli varsa bunu Leyla ile Mecnun'la yapmaktır;)
Gece kuşu olmanın en kötü yanı fotoğraf çekerken yeterli ışığınızın olmaması hele de fotoğraf dersleri alan biri olarak vicdanım oldukça sızlıyor. Ama şu sınav dönemini hallettikten ve fotoğraf kabiliyetimi ilerlettikten sonra çok mutlu fotoğraflarda buluşacağız.

Onmilyonyüzbin Balık Kraker Mutluluğu!!!

16.8.12

Müşfik Kenter'i Kaybettik

Usta tiyatrocu Müşfik Kenter'i kaybettik. O dinlendirici, huzur veren sesi... Paylaşmak istedim bunu. Ama yazılacaklar çok eksik bence. Ben ölümleri sevmem, hele ki yeri doldurulamayacaklarsa gidenler...

Müşfik Kenter'i en çok anlattığı masallar, hikayelerle sevdim ben. La Fontaine masallarını dinledim ondan ve nicelerini. Son bir masal daha dinleyelim mi?
Bir de çok sevdiğim şiiiri dinleyelim ondan...
"İnsan elli sene, altmış sene, hülasa istediği kadar yorgunluktan bitap düşünceye kadar gezer, koşar,eğlenir. Sonra, gözleri tatlı bir uyku ihtiyacıyla mahmurlaşmaya başlar. O vakit bembeyaz, temiz bir yatağa uzanır. Yeni başlayan uykuların hafif sarhoşluğu içinde gülümseye gülümseye sönüp gider. Güneşe karşı parlayan beyaz mermerler üstünde kucak kucak çiçekler... O mermerlerdeki küçük yalaklardan su içmeye gelmiş bir kaç kuş... İşte ölüm denince benim gözümde böyle sevimli ve hemen hemen neşeli bir hayal uyanırdı."- Çalıkuşu

14.8.12

Yedinci Gün / İhsan Oktay Anar

Az önce twitter'da gezinirken, İletişim Yayınları'nın harika haberini gördüm! İhsan Oktay Anar'ın yeni çıkacak kitabı Yedinci Gün'ün kapağının resmini yayınlamışlar;
Tanıtım yazısının ilk cümlesi Anar'ın bütün eserlerindeki büyülü hikayeyi çok net bir biçimde anlatıyor; "Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayallere dönüştüğü bir hikayedir bu..."
İletişim Yayınları twitter adresi; https://twitter.com/iletisimyayin
Resmin adresi ise; http://twitpic.com/aj90o1

İhsan Oktay Anar, Ege Üniversitesi Felsefe bölümünde öğretim görevlisi. Kendisi bir Felsefe doktoru ve bence bunu çok güzel içselleştirmiş. Felsefeye her zaman ilgim vardı, en sevdiğim eserlerden biri Sofie'nin dünyasıdır ama Anar hocanın eserleri benim felsefeye bakışıma bambaşka bir açı getirdi. Puslu Kıtalar Atlası'nı yine çok sevdiğim bir dostum tavsiye etmişti, ÖSS dönemini atlatınca tadını çıkararak okumamı söylemişti. Ben de aynen öyle yaptım, sınav biter bitmez elime aldım ve o zamandan beni Anar hocanın eserlerini hiç bırakamadım. İlk kitabı Puslu Kıtalar Atlası Galata Kulesinden başlar, benim hikayemde çok kıymetli bir yeri var bu kitapların.

Yeni kitap hepimize sonsuzlukların kapısını açsın ve hayallerimizi o kapıdan geçirsin. Bir teşekkür de bu haber ve kapakla bizi mutlu eden İletişim Yayınlarına gelsin :)

Boyalı Kırlangıç / İhmal Amca

Daha önce bu yazımda Can ile D&R'ın birlikte yürüttüğü kampanyadan bu kitabı aldığımdan bahsetmiştim. İşte yazısı;

Kitap Adı :        Boyalı Kırlangıç
Yazar :              İhmal Amca
Resimleyen :      Turgut Keskin
Yayınevi :          Can Çocuk
Tür :                  Masal
Sayfa Sayısı :     98
Arka Kapak :   Masal yazmaya, Nazım Hikmet'in 'Sevdalı Bulut' masalını onun sesinden dinleyerek başlayan İhmal Amca, Türkiye'nin en büyük masalcılarından birisidir. Bu kitabında, Doğa'ya yapılan haksızlıkları ve kötülükleri kınıyor. Boyalı Kırlangıç'tan Timsah Kuşu'na, Konuşan Sığırcık'tan Bulutlar'a kadar tüm Doğa'yla arkadaş olmaya hazır mısınız? Sizinle tanışmak için can atıyorlar.Alıntı :                "Çocuklar, 'Bak, gördün mü?' demişler Doğa Ana'ya. 'Bizim böyle insanlarımız da var işte. Sen umudunu kesme iyi insanlardan, hiç kesme. Çok iş var daha iyilerde.' 'Ben de zaten onlara güveniyorum ya.' diye yanıtlamış Doğa Ana.
                        "Bir derviş gelmiş 'Hak' demiş
                        Kapıyı vurup 'Tak' demiş
                        Kınalı parmaklı kız çıkmış
                        'Evde kimse yok,' demiş.
                        'Evde kimse yok, ise
                        Narın da turuncun da çok  ise  
                        Bana azıcık ver,' demiş
                        'Dede kalk git işine
                        Düşme benim peşime
                        Akşam babam gelirse
                        Hem seni döver hem beni'
Yorum :           Arka kapak yazısında da belirtildiği gibi İhmal AMca bir Nazım Hikmet hayranı, hatta bir hikayesi sırf ona adanmış. İşte o hikayeden bir bölüm; "Tam o sırada, gökyüzünün mavisinde, kıvırcık altın saçlı, devlerin en iyilerinden mavi gözlü bir dev görünmüş. Ozanların en ulularından, en ölümsüzlerinden Nazım Hikmet'miş."
                      Kitabın en mutlu edici noktası ise kitabın sonundaki bir dilek; "okumaktan hiç vazgeçmemen dileğiyle"
                      Ben bu kitapta en çok "Müziği Seven Çocuk" ve  "İpin Ucunu Kaçıran Masal" hikayelerini sevdim...

Okumaktan hiç vazgeçmemek dileğiyle... :)
 Bu acemi blogger’a birkaç kelimede olsa yorum bırakırsanız çok sevinirim. Yapıcı eleştirileri kim sevmez ki?

13.8.12

Alışveriş #4 / Kadıköy Kabalcı

Kabalcı'ya ilk ziyaretimde pek bir şey alamamıştım. Aslında şimdi farkediyorum ki bunun sebebi alınacak pek de fazla ihtiyacım olmamasıydı. Halen de öyle ikinci kabalcı alışverişimde de yine pek fazla bir şey almadım. Alışveriş sepetimdekiler; iki tane Morning Glory çizgili defter, bir tane Morning Glory aylık çalışma planlayıcısı, bir tane sticker.

Önce Morning Glory defterleri inceleyerek başlayalım. Benim bu defterlere karşı zaafım var. Elimde henüz 10 tane hiç kullanılmamış defter var. Bir taraftan da kullanmaya kıyamıyorum. Ama ben kayıt tutmayı çok seven biriyim kitaplarımın, gittiğim filmlerin, kitaplarımın, seyahatlerimin, geçirdiğim güzel günlerin, hislerimin, uydurduğum hikayelerin, edebi alıntıların vb. hepsinin kendi defterleri var. Ve Morning Glory defterler kayıt tutmak için harikalar.
Mavi defterin böyle bir kapağı var, resim çok net değil ama en azından bir fikir verebilir.
Yeşil defterim ise ayrı bir güzel!

Şu güzel müzik defterine bakar mısınız? İnsanı müziğe daha da bi'teşvik etmiyor mu? Morning Glory defterlerin hepsi birer tasarım harikası. Sırf kapakları için bile koleksiyon oluşturulabilir, karşı koymak imkansız!
Bu de tiyatro defterimden bir sayfa, ileri de daha detaylı inceleyeceğiz, şimdilik küçük bir ip ucu...


1 aylık çalışma planlayıcısı sınav dönemleri için harika! İçinde sınav tablosu, sınav konuları, ders çizelgesi, aylık planlayıcı ve çok kapsamlı bir günlük planlayıcı var. Özellikle ÖSS gibi sınavlar için deneme sınavlarının kayıtları için tablolar da mevcut.

Ben şuan bunu kullanıyorum. son gittiğimde Beşiktaş Kabalcı'da halen olduğunu görmüştüm. Bu defterlerden her zaman kenarda bir tane bulundurmanın faydası olduğuna da inanıyorum. Ben bu defteri farklı farklı dönemlerde kullandım, defter tamamen bitmedi, içimdekleri kafama göre revize ederek kullanmaya deva ediyorum. Bu defterin tek kötü yanı ana başlıklar haricinde içindekilerin korece olması. Morning Glory'nin bunun gibi pek çok temalı defteri var, yine daha önce arkadaşıma hediye olarak aldığım bir aylık ajanda, kelime defterleri, alışveriş listesi defterleri hatta bakkal defterleri bile mevcut. Morning glory'nin mini defterleri ise ayrı bir yazı konusu. Defterlerimi ayrı bir yazıda daha detaylı inceleyeceğim için şimdilik bu bölüme son veriyorum. Ama son olarak bir de çalışma planlayıcısının içinden günlük plan sayfası göstermek istiyorum size;

Gelelim sticker'a, ben böyle diyorum ama üstünde marking yazıyor, yani işaretleme için. Dokusu normal kağıt gibi bunun içinde yazı yazarken kolaylık sağlayacaktır. Ben bunları mektup kapaklarına mühür yapmak için aldım. Çok sevimli olacaklarını umuyorum.

Biz hep buralardayız, yine bekleriz...

Alışveriş #3 / İkea



Yeni masa arkadaşımla tanışın. Artık kendisi bana ders çalışırken eşlik ediyor. Şunun sevimliliğine güzelliğine bakar mısınız?! Sözlük üstüne resim çalışmalarını pek çok blogda gördüm, oldukça da sevdim. Bugün bu sevimli tavşanı hem de fesiyle birlikte İkea'da görünce dayanamadım. Çok sevdim, hemen aldım. Aslında 5'li halde, kartpostal olarak satılıyorlar. Ama tavşanımın kardeşleri başka bir projenin parçası oldukları için onlara şimdilik burada yer vermiyorum. 5'li set 3.99 tl, içinde kedi, ayı, suaslanı, tavşancık ve baykuş kartpostalları var. Ayrıca kelebek, boya temalı setler de mevcut. Ben Ümraniye İkea'dan aldım. Çerçeve de yine İkea'dan fiyatı yanılmıyorsam 5,99, üçlü set halinde. Çok kaliteli değil ama benim yatak odama uyum sağlıyor ve kullanımı çok pratik bir ürün. Ayrıca kendin yap, D.I.Y. çalışmaları içinde oldukça uygun.
Ben otantik şeyleri sevdiğimi sürekli dile getiriyorum. Ama fes sevdam daha farklı bir nedene dayanıyor. Ben bir Doctor Who hayranıyım. Özellike David Tennant ve Matt Smith favorilerim. O heyecan dolu, çocuksu, hareketli halleri bana içimdeki yaşama sevincini hatırlatan cinsten. İşte mini bir video; Fezzes are cool! Sezon 5 Bölüm 13

11.8.12

Dinlediklerimiz #1 / Benim Hala Umudum Var

Okuduklarımız kadar, dinlediklerimiz de okuma serüvenimizin bir parçası. Ben bu şarkıyı bir gün dinlemesem hasta olurum. Ne zaman yalnızlık paranoyası hastalığına tutulsam, ne zaman ümitsiz kalsam, ne zaman ağlasam dilimden dökülür. Bazı şarkılar iyi ki varlar...

Alışveriş #2 / Nişantaşı City's D&R

D&R her kitap ve kırtasiye tutkunu için olduğu gibi benim içinde bir cennet. Genelde girdiğimde kendimi kaybediyorum ve bu seferde yine farklı olmadı. Aslında bu sefer kendimi çok zorlamadan daha önce aklıma kaydettiğim bir kaç ürünü aldım. Alışverişimi Nişantaşı City'sden yaptım ama diğer D&R'larda da kolayca bulunabilecek ürünler aldıklarım.

Deffter markasının film afişi defterlerini duymayan kalmadı. Ben Breakfast at Tiffany's, Amelie, Ölü gelin ve Modern Times arasında kararsız kalmıştım.Utanarak itiraf ediyorum ki Modern Times'ı henüz izleme fırsatım olmadı. Hem de bir Charlie Chaplin hayranı olmama rağmen. Amelie konusunda nedense kararsız kaldım. Ölü Gelin'i ise bulamadım. Geriye Breakfast at Tiffany's kaldı. Doğrusunu söylemek gerekirse Breakfast at Tiffany's çoğunluğun aksine benim favori Hepburn filmim değildir. Başlarda Funny Face ve Sabrina gelir. Ama herşeye rağmen Breakfas at Tiffany's bir klasik ve bir harikadır. Bu yorumlarımdan onu sevmediğimi çıkarmayın lütfen.
Kitabın sırt dekorasyonu çok hoşuma giden unsurlardan biri, arka kapağı ise filmden sahneler içeriyor. Yine sayfa yapısı da güzel, enzo kağıt, çizgili. Kağıt yapısı çok güzel fakat kurşun kalemle biraz kırçıllanma yapacak cinsten. Ve mürekkebi arkasına geçirmesinden de korkuyorum. Galiba yine en iyisi normal tükenmez kalem ile kullanmak olacaktır.
Bu bölümü defterin başında da yer alan bir alıntı ile bitirelim; "Şu kedi gibiyim, isimsiz bir serseri. Biz kimseye ait değiliz, kimse bize ait değil. Birbirimize bile ait değiliz."

Yine herkesin duyduğu üzere Can Yayınları ile D&R ortak bir çalışma yaptı ve Can Yayınları kitaplarını 5 liradan okuyuculara sundu. Ben bu kampanyayı maalesef geç duydum. Ve kitapları araştırma imkanım olmadı. Ben genelde araştırarak kitap almayı severim. Elbette sürprizlere açığım fakat bunu da gene bildiğim yazarların bilmediğim eserlerini okuyarak yaparım ya da çok yoğun bir şekilde tavsiye edilmesi lazım. Sanırım biraz garanticiyim bu konuda. Sanki hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığım bir eseri hakkıyla okuyamayacakmışım gibi hissederim. Ama yine de şeytana uydum ve hakkında fikir sahibi olmadığım bir eser aldım. Ben eski yeni çocuk kitapları biriktiriyorum. Hatta kendi kitaplarımı yazmaya çalışıyorum. Çocuklar benim için çok kıymetli ve çevrem de genelde onlardan oluşur. Mesela ben sitemdeki en büyük çocuk sayılıyorum? Çocuklarımla(evet onlara böyle hitap etmeyi seviyorum) "kanka"yız. İşte bunun için bir çocuk kitabı benim için çok kıymetli diyerek İhmal Amcanın Boyalı Kırlangıç'ını edindim. Kırlangıçlar da benim için ayrı bir önem taşıyor, benim için özel manaları var. Hatta bunu farkeden minik arkadaşım Kerem beni "kırlangıç ablam" diye çağırıyor. Adında kırlangıç olur da ben o kitabı almadan  durur muyum? Boyalı Kırlangıç kitabını okudum bitti. İleride raporunu da yayınlayacağım.

Moleskine Postal ise yine uzun zamandır istediğim bir şeydi. Benim aile yakınlarım uzakta ve eskiden annem kardeşleri ile, yeğenleri ile mektuplaşırdı. O zaman ben çok küçüktüm. Daha sonra ben de başka şehirlerdeki çocukluk arkadaşlarımla daha doğrusu arkadaşımla uzun süre mektuplaştım. Mektuplar bana çok samimi gelmiştir. Lisedeyken de sıra arkadaşıma, babama, kendime bile mektuplar yazardım. Her hediyenin yanında, her özel günde minik bir kart hediye etmek adetimdir. Ayrıca mektup ve kart almayı da çok severim. Hepsini teneke kutumda tek tek saklarım,bana hediye ettiğiniz küçük bir kağıt parçasını bile yıllar sonra görebilirsiniz. Benim gibi bir mektup aşığı için bu kart elbette çok kıymetli! Aslında kart da değil bu bir zarf defter. Doğruyu söylemek gerekirse ilk alış amacım kalıbını çıkarıp sonrasında kendi zarf defterimi yapmak çünkü fiyatı biraz tuzlu ve 8 sayfa benim yazacaklarım için çok az bir yer.

İşte yakın zamandaki D&R alışverişim böyle. Siz Can yayınları kampanyasından neler aldınız? Tavsiye ettiğiniz kitaplar var mı? Bol kelimeli günler...
Bu acemi blogger’a birkaç kelimede olsa yorum bırakırsanız çok sevinirim. Yapıcı eleştirileri kim sevmez ki?

Kız Romanları Projesi 2. Ay

Bir önceki postumda 50 Klasik Kız Romanı listesinden bahsettim. Euphoric Blog Kız Romanları Projesi adı altında bir kitap kampanyası yürütüyor. Her ay 5 kitap seçilip içlerinden biri okunuyor. Katılım serbest, buradan ulaşabilirsiniz. Bu ayın kitapları; Sense and Sensibility, Emma, To the Lighthouse, Mrs. Dalloway,Wuthering Heights. Ben aralarından Virginia Woolf'un Mrs. Dalloway'ini seçtim. Zaten bir süredir aklımda olan bir kitaptı, bu vesile oldu. En kısa zamanda kitabımı okuyup, kitap raporumu burada paylaşacağım. Hep böyle güzel projelerde bir araya gelmek dileğiyle...

10.8.12

50 Klasik Kız Romanı

Euphoric bu postunda 50 klasik kız romanından bahsetmiş. Bu liste Match Book dergisinin oluşturduğu bir liste. Oldukça da güzel hazırlanmış.
Ben listeden;
  • Anne of Green Gables
  • Pride and Prejudice / Aşk ve Gurur
  • Sense and Sensibility
  • Emma
  • Wuthering Heights / Uğultulu Tepeler
  • Jane Eyre
  • The Wings of the Dove /  Güvercinin Kanatları (Şimdi okuyorum.)
  • The Secret Garden 
  • The Bell Jar
  • Alice's  Adventures in Wonderland
  • Madam Bovary'i okudum.

5.8.12

Cyrano de Bergerac / Edmond Rostand





Kitap Adı :       Cyrano de Bergerac
Yazar :            Edmond Rostand
Çevirmen :       Nuriye Yiğitler
Yayınevi :        Remzi Kitapevi
Tür :               Tiyatro
Sayfa Sayısı :   279
Arka Kapak :   Cyrano de Bergerac 1897'de Fransız oyun yazarı Edmond Rostand tarafından kaleme alındı ve kısa sürede yazarının en ünlü eseri oldu. Gerçek bir kişilikten yola çıkarak yaratılan ve ilk kez 28 Aralık 1897'de Paris'te sahnelenen oyun, yazarının ilgi çekici üslubu ve kendine özgü şiirsel diliyle dikkat çekti.
                      Cyrano de Bergerac karakterinin en belirgin yönü, güçlü kişilerle mücadele cesareti, ahlaki kaygıları ve hitabet gücüdür. Öte yandan zeki, cesur ve çirkinliğinden ötürü acı çeken ana karakteriyle bu tiyatro eseri, çeşitli nedenlerle toplumun kenara ittiği kişilere ve ezilenlere yakılmış bir ağıttır.

Alıntı :            "Bu kadarı az, delikanlı.
Söylenecek çok şey var, işin aslı
Sesimi değiştirerek. Söz gelişi bak,
Saldırgan: 'Burnum olsaydı böyle
Hemen kestirirdim köküyle!'
Dostane : 'Batmaz mı kadehine!
Yaptırman gerek bir maşrapa kendine.'
Tarifle : 'Bir kaya, bir uçurum, burun sanki!
Burun mu dedim? Yok, bir yarımada gibi!'
Meraklı: 'Bu eğri çıkıntı neye yarar?
Divitmi yoksa makas kutusu mu yapar?'
Kibarca: 'Kuşları çok sevdiğiniz belli,
Babalık damarınız tutmuş, uğraşıp,
Ayacıkları yorulmasın diye
Bir tünek kurmuşsunuz.'
Farfaracı: 'Ha, beyim,
Tütün içerken, duman çıkınca
Burnunuzdan, bağırmaz mı komşular,
Yangın var? diye'
Tedbirli: 'Korkarım başınız böyle,
Bu ağırlıkla yere düşer yakında.'
Şefkatli: 'Yaptırın ona küçük bir şemsiye,
Güneşten rengi solmasın diye!...'....
Yorum :        Ben bu güzel kitapla lise yıllarımda tanıştım. Çok sevdiğim bir dostumun yoğun tavsiyesi üzerine. Bence çok eğlenceli, macera, aşk ve kahkaha dolu. Hele yukarıdaki burun tiradı(sanırım böyle deniyor) dillere destan. Cyrano'nun daha önce filmi de çekilmiş fakat ben bulamadım. Eğer bulursanız burada paylaşmayı ihmal etmeyin! Bu benim bu kitabı 2. okuyuşum yine aynı zevkle, hiç bıkmadan okuduğumu dürüstçe söyleyebilirim. Ve size de şiddetle tavsiye ederim. Bir kere elinize aldınız mı bırakmak istemeyeceksiniz. Kitapta sizi sekteye uğratabilecek tek şey bir tiyatro olması, ama hayal gücünüz biraz gelişmişse ve eğlenmeye biraz olsun hazırsanız işte size; Cyrano!
Puan :          9