27.7.12

Uğultulu Tepeler / Emily Brontë


Kitap Adı :           Uğultulu Tepeler
Yazar :                 Emily Bronte
Çevirmen   :         Naciye Akseki Öncül
Yayınevi :             Can
Tür :                     Roman
Sayfa Sayısı :        405
Alıntı :                   “Eşiği atlamadan önce, evin ön cephesine, özellikle giriş kapısının çevresine serpilmiş acayip kabartmaları incelemek için durdum. Kapının üstünde, artık çürüyüp dökülmeye başlamış ejderhalarla çıplak çocuklar arasında ‘1500’ tarihini ve ‘Hareton Earnshaw’ adını seçtim. Bir şeyler söyleyip hırçın sahibinden bu evin geçmişiyle ilgili kısa bir bilgi isteyecektim; ama kapıdaki duruşuyla, ya hemen içeri gir ya da çek git, der gibiydi. Benim de evin içini görmeden onun sabrını tüketmeye hiç niyetim yoktu.”
Arka Kapak :      “İngiltere’de XIX. Yüzyılın ikinci yarısı, “Victoria Dönemi” olarak adlandırılan bu dönem, orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Bronte kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce bir erkek kimliğiyle şiirler, sonra kendi adlarıyla klasikler araında yer alacak üç önemli romana imza atmıştır. Emily Bronte 1848’de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeler’i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı, kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser, ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir.
Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler’deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Bronte’nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, öç alam tutkusu gibi duygularla örülü bu gençlik öyküsü (…). Daha otuz yaşındayken veremden ölen, son derece duyarlı, hiç evlenmemiş bu genç kadın yazar, tüm canlılığıyla bu romanda vardır. Okuyanın yaşına, deneyimlerine ve duyarlığına göre değişkenlik gösteren, farklı zamanlarda okunduğunda değişik tatlar veren, tekrar okuma isteği uyandıran bir başyapıt.”
Yorum :                               Uğultulu Tepeler aşk, nefret, öç alma, hırs gibi duyguları çok yoğun içeriyor. Bunlardan çoğu benim henüz tanışmadığım duygular onun içinde ben kitabın içindeki öyküye bu noktada yabancı kalıyorum. Ve kitabı bir daha okumayı düşünüyorum çünkü kitabın arka kapağında da okuduğum yorumlarda da her okunuşunda ayrı bir tat verdiği söyleniyor, bunu yaşamayı isterim.
Puan :                   7
Not :                     Arka kapaklarını da yazdığım romanların yorumları eksik kalıyor çünkü zaten inandığım şeyler, düşündüklerim orada belirtiliyor aksi halde orada yer almazlardı. Yetersiz yorumlarımı acemiliğime veriyorum, ileride her şey daha profesyonelce olacak.


Bu acemi blogger’a birkaç kelimede olsa yorum bırakırsanız çok sevinirim. Yapıcı eleştirileri kim sevmez ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder